
Nietzsche kişiyi, doğa olaylarınn sürekli akışında eylemde
bulunan bir öz, evreni bütün devinimlerin, kımıldamaların,
yaratmaların içinde bitmeyen atılımlardan oluşmuş bir erk
yumağı diye anlar. Sanat böyle bir evrenin, sıradan kimseleri
aşan yaratma olayıdır. Nietzsche'ye göre düşüncenin, sanatın,
yaratmanın, şiirin ana kaynağı, temel kucağı doğadır, bizi çev-
releyen, besleyen, bir bakıma bize eylemler içinde yol göste-
ren varlıktır. Bilmek, doğayı anlamak, kişinin kendini kavra-
mak, onun evrendeki sınırlarını tanımaktır. Bu engin yetiler
dolayısıyla sanat doğanın özünden sesler getiren, daha doğru-
su evreni yansıtan, onun yaratma gücünü, bütünlüğünü orta-
ya koyan, bize bildiren, evrenin gizli kapılarını geliştirici ışığın
aydınlığına açan yaratmalar dizisidir.
Başkalarının buluşlarını aktarmak, onların aydınlığında
yürüyerek boyuna yenilikten söz açmak, kendi gücünün tü-
keninişliğini başkalarının erkinin gölgesinde güçlü bir nes-
neymiş gibi göstermek sanatçının değil, yetersiz kişinin işidir.
Nietzsche böylesi kimseleri 'epigon' olarak niteler. 'Epigon' ba-
şansız, beceriksiz, yalnızca başkalarının buluşlarıyla geçinen,
buna karşın kendini başanlı, becerili göstermeye çalışan kişi-
dir, cücedir. Doğa salt mermerden "üstinsanı yaratırken çeki-
cin döktüğü kırıntılardan bu epigonlar oluşmuştur.
Yorum Gönder